12-30 Aylık Bebekler İçin Öğrenmek

Küçük bebeklerin merakı sınır tanımaz. Bebeğiniz her geçen gün yaşadığı deneyimlerden ders çıkarır ve kendi zekasını geliştirmek için büyük çaba gösterir. Bebeğiniz oyun sayesinde dünyanın yer çekimi, neden - sonuç ilişkisi, sayılar, dil vb. önemli unsurlarına ilişkin bilgi toplar. Biz yetişkinler olarak bu bilgileri gündelik yaşantımızda hiç düşünmeden kullanırız. Fakat bebeğiniz önünde büyük bir görev vardır. O da bir araştırmacı gibi dünyasını inceler. Yemek tepsisinden aşağı oyuncaklarını attığında, bıraktığı nesnelerin aşağı düştüğünü öğrenir.

Çevresinde ki nesneleri, insanları ve hayvanları inceleyerek farklı kategorilere koyar. Nesne gruplarının sayılarının değiştiğini görür ve “az” ile “çok“ kavramları ile tanışır. Her söylediğinizi dikkatle dinler ve ana dilindeki kalıpları dinlemeye başlar. Bebeğinizin beyni doğumdan itibaren inanılmayacak bir hızla gelişmektedir. Kısa bir süre içinde, bildiğimiz tüm bilgisayarlardan daha hızlı ve verimli hale gelmiştir bile. Bebeğinizin beyninde doğumdan önce oluşmuş milyonlarca hücre bulunmaktadır.

Ayrıca hücrelerin sayısı değil, hücreler arası bağlantıların karmaşıklığı önemlidir. Bebeğiniz çevreyi keşfetmeye başladığında, hem beyin bölgelerinin kendi içinde hem de bölgelerin arasında bağlantılar kurmaya başlar. Kocaman bir iş hanının bütün katlarını ve dairelerin birbirini bağlayan bir elektrik şebekesi düşünün. Bir de bu şebekenin dünyadaki bütün yapıları birbirine bağladığını... Hayal etmesi güç belki ama, bebeğinizin beyni bundan bile karmaşık ve gelişkin bir yapıya sahiptir.

Bebeğinizin beyin hücreleri, yaptığı, hissettiği, gördüğü, işittiği ve dokunduğu her şey de saniyede yüzlerce kez sinyal alıp verir. Bu elektrik hareketi, beynin ve vücudun çeşitli yerlerine mesajlar göndererek bebeğin tepki vermesini ve öğrenmesini sağlayan sinirsel iletici adı verilen kimyasal maddelere çevrilir. Bebeğin belleği genişledikçe, karşılaştığı bilgilerin daha çoğu beynine yazılmaya başlar. Yani bebeğiniz oyun yoluyla dünyasını keşfederken, aslında kendi beynini biçimlendiriyordur.

1- NESNELER DÜNYASINI KEŞFETMEK

Bebeğinizi çekirdekten yetişme bir fizikçi olarak hiç düşünmemiş olabilirsiniz. Ama bundan sonra eline geçen her şeyi yemek tepsisinden aşağı attığında oyuncakları merdiven korkulukları arasından bir bir alt kata yolladığında ona kızmayın. Yaptığı şeyin yaramazlık olmadığını yakında anlayacaksınız. Tamam, annesinin bunları yerden toplaması da eğlenceli ama oyunun asıl amacı bu değil.

Nesnelerin yere düşüşünü izlerken ifadesinin ne kadar dikkatli olduğuna bakın. Bebeğiniz aslında yer çekim deneyleri yapıyor. Sekiz aylık bir bebeğinin bir nesneyi defalarca kaldırıp, olayı dikkatli incelediğini gösteren sesler çıkardığına sık rastlanır. Size ne kadar garip ve anlamsız gelirse gelsin bu küçük deneyler, bebeğinizin farklı nesnelerin nasıl düştüğünü ve yere eğildiğini öğrenmesinde çok önem taşır.

Sert nesneler yere inerken yumuşaklara göre daha çok ses çıkarır; yuvarlak nesneler yere vururken köşeli nesneler hareketsiz kalır... En basit keşif bile önemli bilgeleri ortaya çıkarabilmektedir. Bebek sekiz aylıkken bile davranışlarında nesne devamlılığı kavramını sergilemez. Söz gelişi, bir oyuncağa uzanmak istediğinde, siz oyuncağı bir örtüyle kapatsanız, onun ansızın ortadan kaybolduğunu sanıp başka bir şeye yönelebilir. Zihnindeki resim, oyuncak örtüldüğü anda kaybolmaya başlamıştır. Beyni ise uzanma hareketiyle çok meşguldü. Ancak dokuzuncu aya gelindiğinde nesne devamlılığını daha iyi kavramış ve zihinsel resim becerisi artmış olacaktır. Artık örtüyü kaldırıp oyuncağı bulmaya çalışır. Gizli oyuncağı arama becerisi çok önemlidir. Bebeğinizin artık, gözleri onu yanıltsa da zihnindeki resme sadık kalarak, sonuca odaklı bir eylemi tamamlayacağını gösterir.

Ancak bu yaşta da zihinsel resim çok çabuk kaybolur. İki saklama yeri arasında seçim yapma zorundaysa, oyuncağı bulmada güçlük çeker. Topunu solundaki kovaya koyduğunuzu görürse topu oraya her koyduğunuzda kolayca bulup çıkarır. Ancak topu yine görebileceği şekilde sağdaki kovaya koyarsanız daha önceki bulduğu yer olan sol kovada aramakta ısrar edecektir. Topu sağdakine koyduğunuzu açıkça gördüğü halde bunu yapmaya devam eder. Gizli nesneleri zaman ve mekan içinde takip edebilmesi için birkaç ay daha geçmelidir. Bunun uzun süreli bellekle alakası vardır.

ÖNERİLER: Bebeğinizin fiziksel dünyayla ilgili deneyler yapmasını kolaylaştırmanız için birçok yol vardır. Banyo, nesneleri tanımak için ideal bir laboratuardır. Bebek sekiz ile on aylıkken banyoda oyuncaklarıyla rahat oynayabileceği kadar rahat oturacaktır. Ona yüzecek içi boş nesneler, batacak dolu nesneler verin ve bebeğinizin nesneleri suyun altına iterek yeniden çıkacaklar mı, batacaklar mı diye bakmasını izleyin. Bu tür oyunlar genellikle hem anneyi hem de banyoyu sırılsıklam eden su sıçratma oyunuyla biter.

2- BELLEK VE HAYAL GÜCÜNÜN GELİŞİMİ

Şimdiye kadar, bebeğinizin hafızasında ne kadar çok bilgi depolanmış olduğunu bilseniz hayret ederdiniz. Belleği tanımaya dayalıydı ve bir şeyi tekrar görmeden veya yaşamadan hatırlamakta çok zorlanır. Bebeğiniz artık bellekten 'geri çağırma ' dediğimiz beceriyi sergilemeye başlamıştır. Bu önceki aşama olan tanıma belleğine göre önemli bir değişikliktir. Ayrıca bellek, kısa süreli ve uzun süreli olarak ayrılır. Uzun süreli bellek beyine kalıcı olarak yazılmış bilgilerden oluşur. Hayatınız boyunca gelişir ve bildiğimiz kadarıyla sınırsızdır. Hem kısa, hem uzun süreli bellek, hayatta kalmanız için çok önemlidir.

Kısa süreli bellek, beynin duyuru panosu gibidir. O an içinde bulunduğunuz durumla ilgili bilgileri hızlı not alır ve işler. Bu kısa süre içinde unutulmayan bilgiler, uzun süreli belleğe kalıcı olarak yazılır. Bebeğinizin zekası da çoğunlukla oyun yoluyla gelişir. Oyun, bebeğinize fiziksel ve sosyal dünyasını tanıması için fırsat verir. Hayal gücü de oyunla gelişir; bu sayede dünyasını yorumlar ve dönüştürür, bireysel kişiliğini kazanır, sonunda da hayallere ve arzulara kavuşur.

Bebeğiniz iki yaşına doğru, esnekliğe kavuşunca gerçek düşsel oyunlar oynamaya başlar. Zihinsel resim oluşturma becerisi, hayal gücünün devreye gireceği kadar gelişmiştir. Bebeğiniz 14 ila 20 ay arasında düşsel oyunlara başlayacaktır. Dili geliştikçe, düşsel oyunlarına karmaşık ve uzun anlatılarda ekleyecektir. Çocuğun oyun yoluyla düşsel bir dünya kurmasını izlemek, anne ve babaların yaşayabileceği en büyülü deneyimlerden biridir.

3- SORUNLARI ÇÖZMEK VE SAYILARI ÖĞRENMEK

Sorun çözmek için dünyanın bazı fiziksel özelliklerinin bilinmesi gereklidir. Sekiz aylıkken henüz beşe kadar bile sayamıyor olsa da, az çok farkını sezebilir ve ördeklerden bazılarının eksik olduğunu anlayabilir. Ancak sayılara duyarlılık, sekiz aylık bir bebek için eski bir meseledir. Bebeğinizin sayılara duyarlılığı bir yaşına kadar giderek artsa da, konuşmaya başlayana kadar siz bunun farkına varmazsınız. Ufaklık sayıları söylemeyi de pek sevecektir. Çocukların erken dönem bilgisini sınamanın bir yolu beş nesneyi saymak için sayıları nasıl kullandıklarına bakmaktır.

Otuz aylık bir bebek bazı hatalar yapabilir. Karşındaki nesnelerin sayılarına bakmaksızın iki nesne için de beş nesne içinde 1, 2, 3, 4, 5, 6 diye sayabilir. Aslında buna saymak denemez. Öte yandan her bir nesneyi göstererek sayıyor olabilir ama bazen bir nesneyi iki kez sayar veya bir ya da birkaç nesneyi saymadan atlar.

ÖNERİLER: Bebeğinizi sayılara alıştırmanın iyi bir yolu, gündelik işlerinize bir sayma oyunu eklemektir. Onu merdivenlerden çıkarırken kulaklarını bu özel sözcüklere alışması için basamakları ritmik olarak sayabilirsiniz. Altını değiştirirken el ve ayak parmaklarını sayın. Sorun çözmesine yardımcı olmak içinse oyuncağını battaniyenin üzerine koyun ve alması için battaniyeyi çekmeye yönlendirin. Bunu başardığında oyuncağı hemen battaniyenin yanına koyun. İlk çözümün burada işe yaramayacağını anlayıp başka bir yol geliştirecektir.

4- DİYALOG ÇABALARI

Mırıldanmaların anlamı ne? Bebeğiniz 6 ila 9 aylıkken 'ba, ba, ba, ba' , 'de, de, de, de', 'ma, ma, ma, ma' gibi tekrarlayan sesler çıkarmaya başlayabilir. Yüzünüzün güleceğini tahmin ediyoruz. Bunlar bebeğinizin konuşmaya doğru ilk adımları olmasın? Ne yazık ki değil. Ancak bebeğiniz bu sesleri çıkarırken sergilediğiniz mutluluk, bunları tekrarlamasına, böylece ses tellerini ve gırtlağını konuşmaya hazırlamasına olanak sağlar. Mırıldanma, bebeğin ana dili ne olursa olsun geçtiği bir dil gelişimi aşamasıdır. İnanmayacaksınız ama sağır bebekler bile bu aşamadan geçiyor, tabi elleriyle mırıldanıyorlar. Yani bebeğiniz ilk sözcükleri söylemeden önce dil ile işini çözmüş durumda. Anlamlı bir dil olmayacak sayılsa da bebeğinizin mırıldanmalarının keyfini sürün. Özellikle yatırdığınız zaman uykuya dalmadan önce, mırıldanacaktır. Bu sırada oyuncak ayısıyla sohbet eder gibi sesini yükseltip alçalttığını, vurgular verdiğini dinlemek pek keyiflidir.

5- KONUŞMAYI ÖĞRENMEK ÖNERİLER

Bebeğinizin dile ilgisini çekmek için hiçbir yaş erken değildir. 8 aylık bir bebek, tam anlamasa da masallar, ninniler, çocuk şarkıları dinlemekten hoşlanır. Kitapları birlikte karıştırın, hayvanların ve nesnelerin adlarını söyleyin, tekrar edin. Bunun ardında, bebeklerin çok sevdiği bir oyuna geçebilirsiniz. Ona daha çok gösterdiğiniz kedi resmine bakın ve ''bu köpek mi'' deyin. Sonra kendiniz cevaplayın : ''hayır anne, KEDİ. Bu ağaç mı? Hayır, ARABA 'Bebeğiniz konuşmaya başladığında bu oyuna bayılacak ve sizin hatalarınızı düzeltmekten çok hoşlanacaktır. Yürüyüşteyken ona tanıdığı nesneleri gösterip bunların adlarını söyleyin ve bebeğinizin dikkat ettiği şeyleri adlandırmaya çalışın.

Çıkardığı tüm seslerin bir diyalog girişimi olduğunu unutmayın. Sıra size geldiğinde onu yüreklendirici biçimde karşılık verin ve iletişimi sürdürün. Ancak bebeğinizin konuşmaya başlaması konusunda aşırı titizlenmeyin. Bu baskı onu korkutabilir. Sözcükleri söylemeye başladığında dilediği hızla ilerlemesine izin verin. Çocuğunuzun hatalarını sürekli düzeltmeye çalışma dürtüsüne engel olun. Çocuğunuzun, dil bilgisinin daha örtük kurallarını hatalarıyla ve sözcüklerle yaptığı deneylerle keşfedecektir. Erken dönem dil üretimi, hayatınız boyunca unutmayacağınız olaylara sahne olabilir.

Çocuğunuz yeni öğrendiği kavramları karıştırarak çok komik durumlara yol açabilir. Söz gelişi, '-cağız' ekinin sözcüğe acıma anlamını kattığını yeni keşfeden bir kız çocuğu, yolda yürürken gördüğü hırpani giyimli bir adamı annesine göstererek, 'anneciğim, bak bir cağız adam,' diyebilmiştir. Bunlar hata değil, ilerleme belirtileridir. 4 yaşındaki bir çocuk bile yeni sözcükler öğrenirken zorlanabilir, bu olağandır. Çocuğunuzun rahatça konuştuğu yıllara dönüp bakmak için, bebekliğindeki incilerini bir deftere yazmak çok eğlencelidir.

Bebeğiniz konuşmaya başladığında, yaptığı hataları düzeltmeyin. Söz gelişi, ayakkabı yerine ayabakı diyorsa, ona 'hayır, ayabakı değil, ayakkabı demeyin; bunun yerine sözcüğün doğru söylenişini birkaç kez ve farkı biçimlerde cümle içinde kullanın: ''ayakkabı giyelim mi? Ne güzel ayakkabıları varmış kızımın,' gibi. Bebeğiniz dille ilgilendiği, söylediklerinizi anladığı, mırıldandığı ve sözlü olmayan yollarla iletişim kurduğu sürece, geç konuşması sizi endişelendirmesin. Konuşma konusunda bebekler arasında büyük farklar vardır; kimileri ilk yaşlarından önce konuşmaya başlarken, bazıları da ilk sözcüklerini 16. ila 18. Aydan önce söylemez. Bebeklerin dil üretme istekleri farklıdır. Ailemizin çift dilli olması da bir sorun oluşturmaz, ancak bunun için konuşmaların tutarlı olması, söz gelişi babanın devamlı Türkçe ve ailenin İngilizce konuşması gerekir.

6- BESLENME

ÖNERİLER: Yiyeceği, kötü davranışları durdurmak için ceza veya iyi davranışları pekiştirmek için ödül olarak kullanmayın. Bebeğinizi kendi kendine yemeğe alıştırmak istiyorsanız, sofraya biri sizin, biride onun için olmak üzere 2 kaşıkla oturun. Onun yediklerinin çoğu yerlere, önlüğe, saçlarına, hatta sizin üzerinize dökülse bile bu onun için önemlidir. Bebeğe önlük giydirip, yemek sandalyesinin altına bir plastik örtü sererseniz kazalar canınızı sıkmayacaktır.

Yeşil ıspanak püresinin güzelim kemik renkli halınıza dökülmesi sizi pek memnun etmeyecektir. Bu yüzden böyle kazalara karşı önlem almanız iyi olur. Dökülenleri tutmak için alt kenarı kaldırılmış önlükler çok faydalıdır, çünkü bebeğiniz; döküntülerini kendisi toplamak isteyecektir. Katı besinleri küçük parçalara kesin ve bebeğinizin bunları parmakları ile yemesine izin verin. Bu bağımsızlıktan hoşlanacaktır. Ancak bebeğiniz ne kadar becerikli olursa olsun onu yemek sırasında yalnız bırakmayın. Küçük parçalar boğazına kaçabilir. Siz et yemiyor olsanız bile, bebeğinizin büyümesi için gerekli olan proteinleri almasına özen gösterin. Bir sonraki öğünün gecikmesi söz konusuysa, çantanızda bir elma ya da havuç bulundurarak atıştırmalıkların da sağlıklı olmasını sağlayın.

Bebekler için çok önemli olan ama sıklıkla göz ardı edilen bir iştah arttırma yöntemi de bol temiz hava almasını ve egzersiz yapmasını sağlamaktır. Bizler gibi onlarda sofraya oturmadan önce aç olmak isterler.

7- OKUMA

ÖNERİLER: Kitap okuma saatlerini çocuğunuzla bağ kurmak için bir fırsat olarak kullanabilirsiniz. Bu yüzden, neşeli bir sesle, 'kitap saati' diye seslenin. Henüz yürümüyorsa bebeğinizi kucağınıza oturtun ve kitabı açın. Çocuğunuz yürümeye başladıysa, alçak bir rafa birkaç tane çocuk kitabı yerleştirin ve kitap saati geldiğinde istediği kitabı onun getirmesine izin verin. Hatta kitap okumak çocuğunuzu rahatlatıyorsa, kitap saatini onu bunalım krizinden çıkartmak için de kullanabilirsiniz. Doktora veya bir lokantaya gittiğinizde bir süre bekleyecekseniz yanınıza en sevdiği kitabı alabilirsiniz.

Bu dikkatinin dağılmaması için iyi bir çözümdür. Evdeyken bir süre sonra 'kitap saati' duyurusuna gerek kalmadığını göreceksiniz. Belirli koşullar yerine getirildiğinde (banyo yapmak, yemek vb.) çocuğunuz kitabı kendiliğinden getirecektir. Bu artık hoşlandığı işlerin bir parçası olmuştur. Ailenizde öğrenme güçlüğü hastalığı varsa ve bebeğinizde özellikle erkekse bu hastalığa daha yakın olabilir. Bu durumda öykülere, masallara, ses uyumu oyunlarına ve resim sözcük eşleştirmeye ne kadar erken başlarsanız o kadar iyidir

. Ancak çocuğunuzu zorlamayın; okuma saati her zaman eğlenceli olmalı çocuğun dikkati dağıldığında da sona erdirilmelidir. Çocuğunuzun kitaplara ilgisini arttırmak için ona bol bol çocuk kitabı alabilirsiniz.

© 2015, Özel Çocuk Tıp Merkezi, Tüm Hakları Saklıdır.

web tasarım antalya
Bu sitede yayınlanan bilgilerin hiçbirisi tedavi amaçlı kullanılamaz. Yapılacak uygulamardan dolayı oluşacak sonuçlardan dolayı işletmemiz ve site yönetimi sorumlu değildir. Herhangi bir sağlık problemi durumunda size en yakın sağlık kuruluşuna başvuranız gerekmektedir.
Başa Dön